14 Nisan 2025 Pazartesi
Bilişim Teknolojileri öğretmeni olarak derslerimde öğrencilerle her buluşmam, yeni bir keşfin kapısını aralamak gibi geliyor bana. Teknolojiye doğuştan aşina olan bu nesli, sadece birer kullanıcı değil, bilinçli üreticiler haline getirmek en büyük hedefim. İşte tam da bu noktada dijital platformlar devreye giriyor.

Günümüz eğitim anlayışı, teknolojinin gelişmesiyle köklü bir değişime uğruyor. Özellikle bilişim teknolojileri dersleri, dijital platformların sağladığı imkânlarla daha etkili, verimli ve ilgi çekici hale geliyor. Geleneksel yöntemlerin yerini giderek dijital çözümler alırken, bu dönüşüm öğrencilerin hem teorik bilgilerini geliştirmelerine hem de pratik beceriler kazanmalarına büyük katkı sağlıyor.

Öğrenciliğimin ilk yıllarında, bilgisayar derslerinde sadece temel ofis programlarını öğrenmek/öğretmek bile yeterli gibi görünüyordu. Ancak bu süreçte teknoloji öylesine hızlı ilerliyor ki, ders anlatırken kaynak kitaplara güvenmek artık pek mümkün değil. Zaten önümüzde öyle yetenekli ve teknolojik değişimlere hızla ayak uydurabilen bir nesil var, onlar için yenilenmemek haksızlık olur. Bir yazılım dili veya bir araç, bir yıl önce güncelse bugün eskimiş olabiliyor. İşte bu yüzden dijital platformları derslerimize entegre etmek bir zorunluluk haline geliyor. Eskiden bir kavramı öğretmek için uzun uzun anlatmak, tahtada çizimler yapmak gerekiyordu. Şimdi ise öğrencilerim Code.org, Scratch, Tinkercad gibi platformlarda kendi projelerini yaparken, ben sadece yol gösterici oluyorum. Onların kendi hızlarında ilerleyip, gerçek zamanlı geri bildirim alabilmesi öğrenmelerini hızlandırıyor. Her öğrencinin öğrenme hızı farklıdır. Geleneksel sınıf ortamında herkese aynı hızda ders anlatmak zorundayken, dijital platformlar sayesinde öğrenciler kendi seviyelerine göre ilerleyebiliyor. Kodlama öğreten platformlarda, bir öğrenci başlangıç seviyesindeki alıştırmalarla çalışırken, daha ileri düzeydeki bir öğrenci kendi projelerini geliştiriyor. Böylece herkes kendi öğrenme yolculuğunu şekillendirebiliyor.

Dijital platformlar, öğrencileri pasif dinleyiciler olmaktan çıkarıyor. Daha önce, algoritma mantığını anlatırken tahtada şekiller çizip örnekler verildiğini belirtmiştim. Ancak artık öyle değil, Scratch gibi platformlarda sürükle-bırak mantığıyla kendi oyunlarını yapabiliyorlar ve kendi hayal dünyalarını heyecanla bizlere sunabiliyorlar. İlk kodlarını yazdıklarında yaşadıkları heyecan, dersin sonunda "Hocam, ben bir oyun yaptım!" dediklerinde gözlerindeki ışık her şeye bedel.

Bilişim derslerinde sadece programlama öğretmek yetmiyor. Aynı zamanda siber güvenlik ve etik kullanım konularını da öğrencilerimize aktarmaya çalışıyoruz. İnternette gördükleri her bilginin doğru olmayabileceğini, kişisel verilerini nasıl koruyacaklarını öğrenmeleri gerekiyor. Dijital platformlar, bu konuları interaktif içeriklerle sunarak öğrencilerin bilinçlenmesini sağlıyor.

Kodlama, tasarım ve proje bazlı çalışmalarda öğrencilerin bir arada çalışmasını sağlamak büyük bir kazanım. Grup projeleri yapmak, fikir alışverişinde bulunmak çok daha kolay hale geldi. Geçmişte, öğrenciler grup çalışması yaparken sürekli zamanı planlı kullanma sıkıntısı yaşardı. Şimdi ise mekân fark etmeksizin çevrimiçi ortamda bir araya gelip projelerini sürdürebiliyorlar.

Teknoloji, eğitimin merkezinde olmalı, ama asıl amaç teknolojiyi nasıl kullandığımız. Öğrencilerim bir uygulamayı kullanmayı öğrenmekle kalmamalı, onu geliştirebilecek becerilere de sahip olmalı. Dijital platformlar, bu anlamda öğretmenlerin en büyük destekçisi.

Bugün sınıfta kullandığım birçok araç belki birkaç yıl, belki de birkaç ay içinde yerini başkalarına bırakacak. Ama değişmeyecek olan bir şey var: “Öğrencilerime, teknolojiyle üreten ve bilinçli bireyler olmaları için ilham vermek.” Çünkü biz öğretmenler, sadece bugünün değil, yarının da mimarlarıyız.

Şeyma Nur Yıldırım
Elazığ BİL Koleji Bilişim Teknolojileri Öğretmeni